Inception (2010)



Tam finaller bitti, sonra yaz okulu derken uzun bir aradan sonra bloguma dönme vakti geldi. Dönüş ki ne dönüş... Uzun süredir sınavlardan dolayı sinemaya gidemiyordum en son Robin Hood macerası oldu sonra evden takipe girdik. Yazmadığım süre boyunca onlarca film izledim ve bir ksımını yazmaya çalışıcam. AMA.....

Dün gece uzun süredir beklediğim Inception'a gitmiş bulunmaktayım ve Dark Knight'tan beri süren "uğraşılmış film" hasretim sona erdi. En son Dark Knight bana gerçekten farklı unsurlar, yenilikler vermişti. Peki Kimin Filmiydi? Christopher Nolan. Inception kimin filmi? Christopher Nolan. Prestige? O da öyle. O zaman artık özel film bekleme süremizi 2 senede sabitleyebiliriz. 2 sene sonra yeni Batman karşımıza çıkacak, hep beraber salonları doldurup bi ohh çekeceğiz.

Filmin Konusuna illaki değineceğiz ama ne desem boş, anlatılamaz. Fenerbahçeli bir arkadaşınızın size o 2 dakikanın ardından yaşadığı duyguyu anlatamaya çalışması gibi.

Inception kelimesi başlangıç anlamını taşıyor, sadece rüyalarınızın başlangıcını hiç hatırlayabiliyormusunuz bunu düşünün ve verdiğim bu gereksiz bilgiyi unutun.

Cobb, babasının ona öğrettiği bir yöntemle insanların rüyalarına müdahale edebiliyor ve daha önemlisi rüyalarına girdiği insanların rüyada olduklarını bilmeden onlara yaklaşıyor. Rüyada olduğunuzu düşünün, gerçekliği sorgulayamazsınız ama işte o anda Cobb nerede olduğunu biliyor. Fakat burada önemli olan Cobb'un güçlü sakinleştiriciler yoluyla rüya içinde rüya yolculuğu yapması. Çok fazla açık olmadı sanırım ama gerçekten ne desem boş.

Nolan filmde o kadar iyi noktalarda karşımıza gerilimi sunuyorki, ne eksik ne fazla. Özellikle Cobb'un karısı ile tanıştığımız bölümler bu konuda gerçekten bitirme tezi niteliğinde. Görsel olarak da oldukça doyurucu bir film. Tek eksik görebildiğim nokta bazı bölümlerde konu ileyişi bakımından yavaşlamalar olabiliyor ama iki buçuk saatlik bir sinema destanında bu çokda göze batmıyor.

Filmin sonunda hem ilk - son sahne uyumu yakalanıyor hemde patlama noktasına gelen beynimiz son ferini de oracıkta bırakıyor:)

Oyuncu seçimleri oldukça başarılı. Dicaprio başrolde ve çok iyi iş çıkarıyor, film niteliği gereği oyuncuyu fazla zorlayabilecek bir film ama Leo gerçekten kusursuz. Tom Hardy (Eames) ve Joseph Gordon-Levitt (Arthur) hem filme çok yakışmışlar hemde böyle bir filmde bile işin içine sempatiklik katmışlar. Rüya mimarcımız ise Ellen Page namı diğer Juno. Kendisi başarılı ama ben başroldeki bu karakterin film içinde yeteri kadar etkin kullanıldığını düşünmüyorum.

Sonuç olarak şuan itibariyle IMDB top 250'de 9,2 puanla 3. sıraya yerleşen Inception benim son senelerde izlediğim en iyi filmlerden biri ama hangi sırada olduğunu, filmi tam sindiremediğim için belirleyemiyorum. 10 üzerinden 9 bu film için ideal puan.

Ne yaparsanız yapın bu filmi sinemada izleyin sonra zaten illaki 3 4 defa yine izleyeceksiniz. Sinemanın size sunduğu atmosferi en üst noktada yaşayabileceğiniz bir film hemde müzik seçimleri bakımındanda sinema keyfi bi ayrı oluyor.

Cebinizden taşınız eksik olmasın, Hürmetler Nolan.


----------------Filmi İzlemediyseniz Devamını Okumayın------------------------------

Piramiti görsel olarak oluşturmuşlar bakmanızı tavsiye ederim (burada), özellikle merdiven muhabbetini daha güzel anlatıyor. Ama benim kafam daha çok karıştı:)

İlk defa bir filim araya girdiğinde salondan ses çıkmadı, ben böyle birşey görmedim. Tahminim insanlar hangi tarafta olduklarını kestirmeye çalışıyorlardı...

0 yorum:

Yorum Gönder